8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 8.03.2011 | Okunma Sayısı: 2306
 
8 Mart Dünya (Emekçi) Kadınlar Günü

8 Mart, kadınların eşit işe eşit ücret, günde sekiz saat çalışma ve doğum izni talepleriyle 1857

yılında başlattıkları  eşitlik mücadelesinde, hakları uğruna can verdiği gündür. Günümüzde

8 Mart’lar, kadın  sorunlarına çözüm önerilerinin kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın kaldırıl-

ması ve kadına yönelik şiddete son verilmesi istemlerinin; bir kez daha dile getirildiği gündür.    

Kadınlar, Dünya nüfusunun  % 50 sini , Yeryüzündeki    toplam işgücünün  üçte ikisini

oluşturuyor.

Ancak kadınlar dünya gelirinin % l0 unun almakta ve dünyanın tüm mal varlığının %  1 ine sahip

bulunmaktadır .Yaşamın  bütün  alanlarında çalışma alanında, istihdamda, karar alma

mekanizmalarında,  politikada kadınlar nüfus  oranında  temsil edilmiyor.

Türkiye 1985 yılında Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi

Sözleşmesini(CEDAW) imzalamış ve 2000 yılında da Pekin Ek İhtiyari Protokolünü kabul

etmiştir. 2002 yılında Türk Medeni Kanunu , 2005 yılında  Ceza Kanunu ile de pek çok yeni

düzenlemeler getirilmiştir.Fakat hala yasalardaki hükümlerin ve uluslar arası sözleşmelerin

uygulanması,yorumlanarak kararlara gerekçe yapılması , Avrupa İnsan Hakları

Mahkemesinin kararlarının iç hukukta göz önüne alınmasının mücadelesini veriyoruz.   

 Bugün yeryüzünde her üç kadından biri şiddetin değişik biçimlerine maruz kalmaya devam

ediyor. 

Gerek ev içinde gerekse kamusal alanda kadına karşı şiddet ortadan kaldırılabilmiş değil.

Bugün ne yazık ki ülkemizde de kadına yönelik şiddet , taciz , tecavüz ve kadın cinayetleri 

oranı % 1400  artmış bulunmaktadır. Neredeyse her gün bir kadın cinayeti ,taciz ve tecavüz

haberleri ile sarsılmaktayız.

 Türkiye’de kadına yönelik şiddetle ilgili  yapılan istatistiksel çalışmalarda  kadınların % 25'inin

Fiziksel şiddete uğradığı . Şiddete uğrayan kadınların %75'inin eşi tarafından şiddete uğradığı

, Cinayet sonucu ölen kadınların % 40-70inin eşi tarafında öldürüldüğü. Tecavüze uğrayan

kadınların % 50 sinin 18 yaş altında. Her 4 kız çocuktan biri cinsel şiddete uğradığı belirlenmiştir.  

 Yine bir ,istatistiksel  çalışmaya göre  2010  yılında eşleri ya da sevgilileri gibi en yakınları olan

erkekler  tarafından 388 kadın ve çocuk öldürülmüş ya da yaralanmıştır. Şiddet olaylarının en az

42'sinde mağdurların tehdit altında olduğu çevrelerince biliniyordu, can güvenlikleri bulunmadığı,

tehdit edildikleri ya da şiddet gördükleri gerekçesiyle daha önce karakola ya da   C. savcılığına

 başvurmuşlardı  2010 yılının verilerinden hiç ders çıkarılmamış ve de önlem alınmamış ki

 2011  yılı Ocak  ayında  17 kadın öldürülmüş, Dokuz kadın ve bir çocuk yaralanmış. 34 kadın ve

yedi çocuk tacize, dört kadın ve 15 çocuk tecavüze maruz kalmıştır.

 Ülkemizde ne yazık kı aile içi şiddeti önlemeye şiddete uğrayanı koruma  amacıyla kabul edilen

 4320 sayılı yasanın  uygulamasında  karşılaşılan  aksaklıklar giderilmedi.  Kadınların şiddete

uğradığında yada şiddet riski olduğunda şiddet ortamında yaşayamayacağı açıktır. Şiddet bir

insanlık suçudur. Kadınların şiddete uğradığında yada şiddet riski olduğunda sığınacakları bir

yere ihtiyaçları vardır.Ülkemizdesığınma evleri yeterli sayıda  değildir.

  İnsan hakları evrensel bildirgesi ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış bulunan

kadının insan haklarını tanımak ve geliştirmek ve kadına yönelik şiddeti   önlemek  siyası

  iktidarın sorumluluğundadır.    Bu nedenlerle;

 -Devletin kadınlara yönelik her türlü şiddet eylemini açık bir şekilde kınamasını,

 -Karar alma mekanizmalarında ayrımcı politikalar yerine cinsiyet eşitliği  ve eşit   temsil 

konusunda  yasal düzenlemeler yapılmasını,

  -Demokrasinin  tüm kurum ve kuralları ile işlemesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması

 için 12 haziran 2011 tarihinde yapılacak seçimlerde tüm partilerin aday listelerinin cinsiyet

eşitliğine göre düzenlenmesini;

 -Cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaların kaldırılmasını, eylem ve eğitim projelerinin

kadınörgütleriyle birlikte hayata geçirilmesini,

 -Kadınların ekonomik özgürlüğü için çalışmasının önündeki engellerin kaldırılmasını, sosyal

güvenlik, parasız eğitim ve parasız sağlık haklarından yararlanılmasının sağlanmasını,

 -Aile içi şiddeti ve genel olarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için kampanyalar,

ana-baba eğitim programları başlatılmasını,

 -Medyanın, kadın ve çocuklara yönelik şiddeti teşvik edici yayınlar üzerinde kendi oto-denetim

mekanizmasını kurarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti bir malzeme olarak kullanmaktan

vazgeçmesini,

 -Şiddete uğrayan kadınlar için başvuru ve sığınma evlerinin sayısının artırılmasını, ücretsiz

danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ve yasal yardımın yapılmasını,

 -Evde, sokakta, işyerinde, gözaltında, cezaevinde yaşanan kadına yönelik şiddetin

sorumlularının yargılanmasını ve caydırıcı yasal tedbirler alınmasını istiyoruz.

                                           TRABZON BAROSU YÖNETİM KURULU

28.12.2024
AV. HAKAN ORHAN
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.